Şener Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Sayılgan; ÖNCE İNSAN SAĞLIĞI
Helva ve Çerçi üretiminde üçüncü nesil olan Şener Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Sayılgan, “Önce İnsan Sağlığı” diyerek, 17 yıllık ortaklığını bitirip sıfırdan başlayan örnek bir girişimci… 50 metrekarelik üretim alanını 5 bin metrekarelik üretim tesisine çıkaran, ürünlerinin yüzde 25’ini Asya ve Avrupa’da onlarca ülkeye ihraç eden Şener Gıda, sektörde lider ve öncü olmaya devam ediyor.
Başarısının sırrını “Önce İnsan Sağlığı” diyerek, insan sağlığına yaptığı yatırımla elde ettiğini söyleyen Şener Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Sayılgan, iş hayatında da “Doğru ücret, doğru sat, doğru kazan ve doğru paylaş” sloganını prensip edindiğini söylüyor. Bursa Gönüllü Kuruluşlar Başkanlığını da yürüten başarılı işadamı Burhan Sayılgan, tüm enerjisini Bursa’ya Gıda OSB’si kazandırmak için harcarken, bir yandan sosyal sorumluluk projeleri kapsamında okullarda “Güvenli Gıda Eğitimleri” veriyor, bir yandan da modern çağın vebası olan uyuşturucuya karşı mücadeleye savaş açmış durumda… Bursa’nın lezzetlerine yolculuk ettiğimiz bu sektörel ekimizde bizde Burhan Sayılgan ile içten ve dobra bir söyleşi gerçekleştirdik.
Öncelikle sizi tanımak istiyoruz ve bu sektöre nasıl girdiniz?
Bitlis’te doğdum. Sektöre baba mesleğimiz olan çerçi ve helva yaparak başladık. Ben üçüncü kuşak temsilcisiyim. Babam hayatı boyunca Çerçi üretimi yaptı. Bizde bu işi ilerlettik ve geliştirdik. Önce Konya’da iş ortağımız ile birlikte 17 yıl boyunca gıda sektöründe faaliyet gösterdik. Konya’da olduğum dönemlerde ben satış ve pazarlamadan sorumluydum. 1993 yılında Bursa’ya geldim. Bu markamızı burada duyurmak ve faaliyetlerimizi Bursa’da sürdürmek fikri daha cazip geldi. Şener olarak Konya’da ürettiğimiz ürünler ve kalitesinin ‘önce insan sağlığı’ olması üzerine ortağımızla düşünce ayrılığına düştük. Bu nedenle 17 yıl süren ortaklığımızı 2010 yılında bitirdik ve isim hakkımızı ve markamızı alarak Şener Gıda olarak Bursa’da ‘önce insan sağlığı’ ilkesiyle üretime başladık. İlk fabrikamızı bugünkü yerinde Kestel’e kurduk. Markamızı kısa sürede sürdürülebilir ve tanınır hale getirdik. Rabbim bizi hep iyi insanlar, doğru ustalar ve dürüst esnaflarla tanıştırdı ve bugünkü başarımızı yakaladık. Markamızın da 33 yıllık bir geçmişi bulunuyor.
Şener Gıda nesilden nesile geçen bir aile işletmesi, mesleğinize sizden sonra kim sahip çıkacak?
Ben 3. kuşak olarak helva üretmeye devam ediyorum. Ama artık ürün yelpazemizi genişlettik. Helvanın yanı sıra yeni ürünler ve yeni lezzetler geliştirerek bu sektörde kalıcı olduk. Benden sonra da üç oğlum var. Onlar da 4. kuşak olarak bu mesleği daha ilerlere taşımak için çalışıyor. Ayrıca kardeşim ve onunda iki oğlu var. Biz gerçek bir aile şirketi olarak üretimden pazarlamaya kadar her kademede bizzat yer alan bir aile şirketiyiz. Konya’da bu sektörde ilk başladığımızda 50 metrekare bir üretim atölyemiz vardı. Bugün ise 5 bin metrekarelik kapalı fabrikamızda onlarca çeşit ürün ile pek çok Avrupa ve Asya ülkelerine binlerce adet ürün gönderiyoruz. Üretimimizin yüzde 25’ni yurt dışına gönderiyoruz. Bu da Bursa ve ülke ekonomisine büyük bir kazanım sağlıyor.
Şener Gıda olarak planlamanız nasıl, yeni ürünler var mı?
Birkaç yıl önce Şener Gıda olarak planlamamızı yaparken hedefimiz her yıl yeni bir ürün ve bu ürünü tüm dünyaya pazarlamaktı. Şimdi geldiğimiz noktada ise her ay yeni bir ürün piyasaya sunuyoruz. Geçtiğimiz yılsonu itibarıyla üretime başladığımız ve yüzde 70’i meyve olan reçellerimiz en çok satan ürünlerimiz arasına girdi. O kadar çok ilgi gördü ki şuanda siparişlere yetişemez olduk. Talep ve sipariş rakamlarına baktığımızda Şener Gıda’nın bu yıl lokomotif ürünü meyveli reçellerimiz olacak gibi görünüyor. Özellikle de İstanbul’dan büyük talep alıyoruz. Ama bizim müşteri yoğunluğumuz daha çok Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi’dir. Şener Gıda olarak bu yıl sonu itibarıyla amacımız üretimimizin yüzde 40’nı yurt dışına ihraç etmek.
Bursa’da Gıda OSB’si kurmak için çalışmalarınız olduğunu biliyorum. Bu hangi aşamada bilgi verebilir misiniz?
Sektör olarak ne yazık ki diğer Büyükşehirlerin çok gerisindeyiz. Bu kadar sanayisi gelişmiş, nüfus yoğunluğu olan bir şehirde Gıda OSB’si olmaması bizleri üzüyor ve Bursa’ya yakışmıyor. Bunun için son yıldır çok büyük bir yol kat ettik. Gıda OSB’si için hazırladığımız rapor ve araştırma sonuçlarını Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na ilettik. Bizzat bire bir görüşmeler yaptık ve nihayetinde Bursa’da da kurulması için karar alındı. Bakanlığa bazı yerler konusunda da bilgi paylaşımında bulunduk. Bakanlık Tespit Heyeti de Bursa’da uygun arazi arayışına başladı. Bursa kurulmasını planladığımız Gıda OSB’sini Paris ve Moskova’daki Gıda Siteleri’nden örnek alarak Türkiye ve Bursa’ya yakışan modern ve çağdaş bir proje hazırladık. Bu projede gıda sektöründe faaliyet gösteren tüm kuruluşları bir çatı altında toplayacak. Ayrıca tüm ürünlerin sergilendiği teşhir salonu yani bir pazar ya da fuar alanı gibi A’dan Z’ye her ürünün bulunduğu ve sergilendiği bir mekan düşünüyoruz. Buradaki amacımız, şehrimize helva almaya gelen firma yetkililerine sadece helva değil, onunla birlikte pek çok ürünü de pazarlayabilmek. Şuana kadar bin 300 firma bize Gıda OSB’si için talepte bulundu. Sadece Bursa ve Türkiye’de değil tüm Avrupa’ya örnek olacak bir Gıda OSB’si olacak. Bu projede BTSO Başkanı İbrahim Burkay’a da desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum.
Sosyal sorumluluk projeleriniz içinde uzun zamandır okullarda “Güvenli Gıda Eğitimleri” veriyorsunuz. Şimdi de uyuşturucuya karşı bir mücadele başlattınız. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Sosyal sorumluluk projelerimiz bizler için olmazsa olmazımızdır. Uzun süredir okullarda verdiğimiz “Güvenli Gıda Eğitimleri” halan devam ediyor. Son dönemlerde ise modern çağın belası olan uyuşturucuya karşı savaş açtık. Valiliğimiz ve Emniyet mensubu arkadaşlarımızla birlikte bu illete karşı her türlü savaşı vermeye kararlıyız. Bu konuda BTSO’nun da desteği ile Osmangazi ilçemizde 100 hastamıza hizmet verecek bir Rehabilitasyon Merkezi kuruyoruz. Dünya genelinde bu illete kapılıp kurtulabilme oranı yüzde 3, biz ise bu oranı önce yüzde 5’e sonra da yüzde 10’a çıkarmak için çalışacağız. Bununla da kalmayıp burada tedavisini tamamlayıp rehabilite olan tüm vatandaşlarımıza iş imkanı sunacağız. Bunun içinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile temasa geçtik. Projemiz sadece Bursa’ya değil tüm Türkiye’ye ve Avrupa’ya örnek olacak.